Konya, Anadolu'nun kalbinde yer alan tarih, kültür ve mistisizmin buluştuğu eşsiz bir şehir. Bir zamanlar Mevlana Celaleddin Rumi'nin felsefesinin yayıldığı, hoşgörü ve sevginin doruklara ulaştığı bu kadim şehir, şimdilerde ne yazık ki eski güzelliklerini yitirmiş gibi görünüyor.
Konya'nın o eski güzel günlerine duyulan özlem, bir yandan da sitem dolu. Nerede kaldı o güzel Konya'nın samimi ve sıcak insanları? Nerede kaldı o dükkânlarda hâlâ komşuların birbirine borç verdiği, kimsenin kimseden çekinmediği o eski günler? Konya'nın o eski değerlerine, geleneklerine ve kültürüne olan özlem duygusu içimizi yakıyor adeta.
Bir zamanlar Konya sokaklarında dolaşan ve herkesi selamlayarak dostluklar kuran insanlar, şimdilerde ne yazık ki birbirine yabancılaşmış durumda. O eski Konya'da, komşular arasında yardımlaşma, dayanışma ve sevgi dolu ilişkiler vardı. İç Anadolu'nun bu bereketli toprakları üzerinde, insanlar birbirlerine omuz verir, zor zamanlarda el ele tutuşarak mücadele ederlerdi.
Ancak günümüzde, modern yaşamın getirdiği yoğun tempo ve kentleşme, bu değerli ilişkileri ve Konya'nın o eski güzelliklerini yavaş yavaş yok etmekte. Şehrin büyümesi ve insanların daha çok bireyselleşmesi, Konya'nın o eski değerlerinden uzaklaşmasına neden oluyor.
Geleneklerini ve kültürünü korumaya çalışan Konyalılar, bu değerlerin gün geçtikçe azaldığını görmekten üzüntü duyuyor. Özellikle yeni nesil, Konya'nın o eşsiz geçmişini ve kültürel değerlerini yeterince tanımıyor ve yaşamıyor.
Belki de şimdi, Konya'nın o eski değerlerine geri dönme ve bu güzellikleri yeniden yaşama zamanıdır. Belki de Mevlana'nın "Gel, ne olursan ol, yine gel!" sözlerini hatırlayarak, sevgi ve hoşgörü ile Konya'nın o eski güzelliklerini yeniden keşfetme vaktidir.
Unutmayalım ki, bir şehrin değeri ve güzelliği, sadece tarihi yapıları ve doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda o şehrin insanları ve yaşattığı değerlerle de ölçülür. Şimdi, Konya'nın o eski güzelliklerini yeniden canlandırma ve gelecek nesillere aktarma sorumluluğu bizlerin omuzlarında. Bu özlem ve sitem dolu anıları, bir çağrıya dönüştürerek Konya'nın değerlerine sahip çıkalım.
Eski Konya'da, komşular arasında paylaşılan sofralar, düğünlerde ve bayramlarda yapılan birlikte halay çekmeler, esnafın birbirine destek olduğu o güzel zamanlar, bizim elimizde yeniden can bulabilir. Aileler ve komşular arasındaki ilişkileri güçlendirerek, birlikte düzenlediğimiz etkinliklerle ve geleneksel değerlere sahip çıkarak, Konya'nın o eski sıcak ve samimi günlerini geri getirebiliriz.
Mevlana'nın düşünceleri ve felsefesi, insanlar arasındaki sevgi ve hoşgörüyü ön plana çıkaran bir anlayışa dayanır. Bu anlayışı hatırlayarak ve hayatımıza dahil ederek, Konya'nın o eski değerlerine ve kültürel zenginliğine geri dönebiliriz. Sadece Konya için değil, tüm Türkiye ve dünya için de bu değerlerin ve anlayışın önemini kavramak, daha güzel ve yaşanabilir bir dünya yaratmak için elzemdir.
Sonuç olarak, Konya'nın özlem ve sitem dolu anıları, hepimizin dikkate alması ve üzerinde düşünmesi gereken bir gerçektir. Modern yaşamın getirdiği zorluklara rağmen, Konya'nın o eski değerlerini yeniden canlandırmak ve bu değerlerle gelecek nesillere daha güzel bir dünya bırakmak, bizlerin üzerinde düşünmesi ve harekete geçmesi gereken bir görevdir. Unutmayalım, değişim ve iyileşme önce kendimizden başlar ve tüm topluma yayılır. Bu düşünceyle, Konya'nın o eski güzelliklerine ve değerlerine sahip çıkmak için harekete geçelim ve geleceğe umutla bakalım.